Faderen

30 yaşındaki Aksel, dansçı olarak asla bir isim edinemeyeceğini hissederek yazar olmaya karar verir ve edebi eserlerinde zorluk çekmesine rağmen radyo yayıncısı olarak ilgi görür. Ardından dünyaca ünlü bir koreografla ilişkisi biter ve sadece ilişkinin sona ermesiyle değil, yeni doğan oğlunun kaybıyla da baş başa kalır. Bu durum, ona hem başarısız olan görüşmelerde hem de kendinden kalan sonuçlarla birlikte yabancılaşan babasıyla yeniden bağ kurma çabası getirir. Ta ki Norveç'e yaptığı bir yolculuk, kendisinin her zaman baba olduğunu, ancak bunun onu hayal ettiği gibi olmadığını fark edene kadar.