Οι απάχηδες των Αθηνών

1920’lerin Atinası’nı arka plana taşıyan filmde normal işi kapsamında sahne alan bir oyunda prens kılığına giden Costas, kısa süre içerisinde bir servet sahibi zengin bir Yunaı ailesin varisi için bir damat adayı zannediliyor. Ailenin siyasal entrikalarından uzakta bir şekilde hareket eden prens, kısa süre içersinde gerçek bir zenginlerle ilişki içine girmesi ve mütevazı bir çeyizle bir de sirke düğün planlıyor. Ancak nam kısa süre içerisinde her yere yayılsa da bu esnada tabiki asıl prens karşınıza çıkıyor ve oyunun asıl dönüm noktaları da tam bu esnada meydana geliyor. Ve neredeyse prens ünvanı nasıl verilir bir genç oğlan bu sebeple kanun kaçağı nasıl olur. Tüm bunlarla da kalmıyor. Dövülen bir prens, Aşk hikayeleri filan muhteşem bir kurgu. 1960’larda kompleks seviyesi zirveye ulaşmış zengin adam profillerine göre de günümüzle paralellik gösterisi yaratan bu filmde oyuncuların başarılı performansları, muazzam bir müzik, nispeten sürükleyici hikâyesi görülmeye değer yeni bir eser.