Jaws of the Jungle

Karanlığın kalbindeki ormanın derinliklerinde, yemyeşil doğanın gölgesinde gizlenmiş bir dehşet kol geziyor. Sert ve sivri dişleri ve kan susuzluğu bulunan vampir yavrularından oluşan sinsi bir ordu, ormanın derinliklerinden çıkıp uzak bir Seylan köyüne korkunç bir saldırı düzenliyor. Gece göky yüzü iğrenç yarasa kanatlarının çırpınışlarıyla dolup taşarken, ürkütücü çığırtı yankıları havayı dolduruyor. Yardımsız köylüleri aniden tehlikeyle yüz yüze kalıyorlar. Yelkenleri gidebilecekleri ve güvenebileyecekleri bir liman kalmayan bu kişiler umutsuz bir tercih yapmak zorunda kalıyorlar. Evlerini, köylerini, güzel, dünyalarını arkada bırakıp, belirtilmezi ve yadsınmaz korkuların ve gizlenmiş avcılık öngörün kahırlı ormanlarına doğru kaçmaktadırlar. Artık doğanın evcilleştirilmezi güçleri, ormanın derinliklerindeki ölümcül avcılara meydan okumaları ve onları tetiktelik ederek takip eden Aç koyun vampir yavrularıyla akıllarını almaları gerekmektedir. Ormanın derinliklerine doğru giden ve ürkütücü yolculuk, zorlu, bir savaşa girerken, insanların dayanıklı sınırlarını ve doğumda beraber gelen, kendi yaşamlarını koruma yetisini test ediyor. Yani, doğa üstü bir korkuyla yüzyüze kalmanın ya da ormanın çenelerine teslim olmanın imkânsız ve ürkütücü tercihi arasında kalmışlardır. Ormanın çenelerinde belirtilmezi şeyler vardır. Ama, var oluşa yönelik mücadelenin, alınan her neyle ilerlediğin kısmı da ürpertici bir gerçektir.