La foire aux chimères

Marcel L'Herbier'in yönettiği bu sinematografik başyapıt, I. Dünya Savaşı'nın ardından aşkın, tragedyanın ve insan doğasının ikiliğinin sürükleyici bir hikayesini anlatıyor. Bu dokunaklı anlatının ön saflarında, savaşın fiziksel ve duygusal izlerini taşıyan bir uluslararası banknot basım enstitüsü Direktörü Frank Davres var. Kader onu, olağanüstü güzelliğe sahip ancak körlükle yükümlü genç bir kadın olan Jeanne ile bir araya getirir. Onun esnekliğinden ve ruhundan etkilenen ve etkilenen Frank, tutkulu bir romantizme başlar ve evlilikle sonuçlanır. Ancak yeni buldukları mutluluk kısa sürer. Jeanne'e hak ettiğine inandığı hayatı sağlamak için çaresiz bir arayış içinde olan Frank, banknot sahteciliğine başvurur ve kendisini bir suç ve aldatmaca ağına hapseder. Eylemlerinin ağırlığı üzerine baskı yaptığı için Frank'in fiziksel ve ahlaki bozulması giderek daha belirgin hale geliyor. Zalim bir kaderin cilvesi olarak Jeanne, kocasının uğradığı derin fiziksel ve ahlaki çürümeyi ortaya çıkaran görme yeteneğini geri kazandıran bir operasyon geçirir. Yeni keşfettiği yeteneğini gizlemeyi seçer ve Frank'in karanlığa inişine tanık oldukça sessiz bir ıstırap içinde yaşar. Frank, polis tarafından sıkıştırılıp şeytanlarıyla takip edilerek suç ortaklarından birini öldürüp intihar ederken trajik doruk noktası ortaya çıkar. Bu yürek burkan kaybın ardından Jeanne, sirk sanatçısı olarak geçirdiği günlerden kalma bir arkadaşıyla teselli ve aidiyet duygusu bulur. Bu dokunaklı film, saplantının yıkıcı potansiyelinin ve görünüşte aşılmaz zorluklarla karşı karşıya kaldığında aşkın kalıcı gücünün rahatsız edici bir hatırlatıcısı görevi görüyor.