Une aussi longue absence

Uzun Ayrılık (1961), uzun yıllar önce kocası ortadan kaybolduktan sonra belirsizlikte kalan bir kadının derin acısını ve özlemini araştıran derinlemesine bir karakter incelemesidir. Film, Therese Dufour'un (Alida Valli) kocası Peter Harley'in gizemli bir şekilde ortadan kaybolmasından on altı yıl sonra küçük bir İngiliz kasabasında başlıyor. Therese artık onu canlı bulma umudunu kaybetmiş olmakla birlikte sonunda hayatını yeniden kurabilmek adına boşanma işlemlerine başlamıştır. Ancak George Riley (Richard Basehart) adlı bir serserinin kasabaya gelmesiyle birlikte Therese'nin yeniden bulduğu kararlılığı bozulur. Adamın görüntüsü - Peter'a olan fiziksel benzerliği, tavırları ve hatta üzerindeki garip dövmesi - Therese'nin yorgun gönlünde bir umut kıvılcımı çakar. Acaba bu adam amnezi rahatsızlığı mı çekiyor ve yıllardır kayıp olan kocası mıdır? Yoksa bu yalnızca kadere özgü acı bir tesadüf mü, Therese'yi ıstırap içinde bırakmak üzere başka bir yanılsama mı? Therese, kayıp yılların yarattığı boşluğu doldurma isteğiyle George'u evine götürür ve adamın hafızasını canlandırarak kimliğini tekrar kazandırabileceğini umar. Adamla ilgilenirken birlikte geçirdikleri zamana ilişkin anılarını canlandırarak içten içe hala ölmemiş olan özlem ve sevgiyi yeniden canlandırır. Ancak ona ulaşma çabaları sürekli olarak bir sessizliğe çarpar, çünkü George yoğun bir unutulmuş anı sisine bürünmektedir. Uzun Ayrılık, aşk, kayıp ve ümidin insandaki yıkılmaz doğası üzerine dokunaklı bir düşüncedir. Yönetmen Peter Glenville, kapanışı özlerken bir yandan da ikinci bir şansın dayanılmaz ihtimalini denerken yaşadığı duygusal karmaşayı ustalıkla yansıtır. Alida Valli ile Richard Basehart'ın performansları son derece ilgi çekicidir ve umutsuzluğa kapılmış bir kadının ve geçmişinin parçalanmış parçalarını birleştirmeye çalışan bir adamın yalın duygularını kusursuzca vücut bulundurur. Filmin siyah-beyaz sinematografisi isteli bir şekilde hüzünlü bir atmosfer yaratırken, etkileyici müzik de özlem kokan bu havayı daha da yoğunlaştırır. Hepsi birleşince derin melankoli ve özlem yaratan etkileyici ve derinden hareketli bir sinematik deneyime dönüşür. Filmi izledikten uzun bir süre sonra bile finalde ki yazılar akıllardan silinmez.